Türkçe (Türkisch)
Bilgi Bankası
Bilgi "dolar ve euro" dan daha değerlidir.
Bürgerservice e.V.
Tel.: 02365 - 93260

ÖZET

“Konu 32 Kısım, Tekmili Birden” olduğu için
kısa bir özetini vermenin yararlı olacağını düşündük.

I. Türkiye olanaklarını yeteri kadar değerlendiremeyen bir ülke. Bu da donanımlı, yaratıcı ve bilimsel düşünen yöneticilerin azlığından kaynaklanmaktadır. Bunların da doğru namuslu ve vicdanlı olması gerekmektedir. Türkiye’nin sorunu parti meselesi değildir. AK Partinin yerine başka bir parti de gelse, Türkiye’nin bu cılız kadrolarla vasatlıktan çıkması zor görünüyor. Muhalefetin de hali ortada… Doğmalardan da kurtularak, “çağdaş bir mentalite”ye geçiş yapılması sağlanmalıdır… Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunun 11.madde 1. bendiyle Türkle evli yabancı eşlere ve onların çocuklarının Türkiye’de kalma süresi anayasanın “aile bütünlüğü“ maddesine rağmen sınırlandırılmıştır. Milli ve manevi değerlerimize ters, İslami açıdan da caiz olmayan, akla ziyan bu uygulamanın sosyal ve çağdaş bir devlet anlayışına uygun bir şekilde düzeltilmesi için iki seneden beri uğraşıyoruz. Göç İdaresi Yetkililerine söz konusu eşlerimizi ve çocuklarımızı ötekileştiren, ülkeye hatırlı bir döviz girişini engelleyen ve de esnafımızın rızkını da kesen bu kısıtlamanın mantığını ve amacınız nedir ki, gereğini yapmıyorsunuz? diye soruyoruz.
Yine kendilerine “Türkiye yurtdışına işçi ihraç eden bir ülke, bu yüzden yabancılarla çok evlilik var, bunun lobi olarak değerlendirilmesi daha akılcı olur” diyoruz. Dilekçe ve görüşme taleplerimize cevap bile vermiyorlar. Bu arada sayın Cumhurbaşkanımız “komşunu da al gel“ diye sıla-i rahim çağrısı yapıyor. Bırak komşuyu biz eşimizi çoluk çocuğumuz söz konusu kısıtlamadan dolayı alıp gelemiyoruz.
Yedi yaşındaki bir çocuk 14 fazla kaldı diye, cezai ehliyeti olmayan çocuğa beş sene ülkesine giriş yasağı konuluyor. Durumu O zamanki Büyükelçi Hüseyin Avni Karslıoğlu’na iletiyoruz. Adam umursamıyor bile. Bu konudan dolayı bir konsolosluk görevlisi eşime telefon ederek hakaret ediyor ve tehditler savuruyor. Bu görevli ya” özür dilesin veya da adını ve adresini verin, yasal yola başvuracağız” diyoruz. Büyükelçinin aracılık yaparak iş tatlıya bağlaması gerekirken, cevap vermeyerek, hem yasal hakkımızı aramamızı engelliyor hem de misafir ülkenin yasalarını ihlal ediyor.
Diyanet İşleri Başkanlığına başvuruyoruz, bu uygulama İslamın özüne uygun değildir, yardımcı olun konuyu devlet büyüklerimize iletin diye rica ediyoruz. İlahiyatçılarımız ve anlı şanlı Prof’larımız “sus pus” oluyorlar “Gıkları” çıkmıyor. Bu kadar basit ve ülke yararının olduğu bir konuda “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın“ zihniyetiyle görüş belirtmekten çekinen bu zatlarla Türkiye’nin vasat bir ülke olmaktan çıkması ne kadar mümkün olabilir?

II. Yurtdışından borçlanma yaparak emekli olanların bulundukları ülkelerde sigortalı işlerde çalışmaları yasaktır. Bunların sigortadan ve vergiden muaf “Minijob-Miniiş“ yapmaları da, ne hikmetse SGK tarafından yasaklandı. Böylece bir kaç seneden beri Türkiye’ye yılda 2-3 milyar avro döviz girişi engellendi.
Bu düşük gelirli emeklilerimiz geçinemedikleri için Türkiye’den aldıkları emekli aylığını da yurt dışında harcıyorlar. Bu yolla Türkiye’den sırf Almanya’ya 1,2 milyar avro para akıyor.
Almanya’da istihdam yaratan, sermayesiyle lobi ve güç oluşturan işverenimiz ya emekli aylığından vazgeçecek veya işyerini kapatacak.
Almanya’da özürlü çocuğuna, hasta annesine, babasına veya eşine baktığı için Alman devleti tarafından kendisine bakım parası verilen emekli vatandaşımız, ya emekli aylığından vazgeçecek veya da gayri kanuni yola başvurarak bakım için başkasının adını bildirecek. Devletin verdiği hakkın kullanılması engelleniliyor ve insanların ailelerine ve akrabalarına bakmasını yasaklanıyor.

Bu konuların düzeltilmesinde Türkiye açısından bir mahsuru mu vardır ki, gereğinin yapılmadığını da izah edemiyorlar?
Yılda en az 5-7 milyarlık avroluk devamlı akacak olan bir döviz kaynağını kesmenin mantığı nerededir?
İşte bu yazı dizisindeki amaç Türkiye’nin sorunlarının arkasında “kapasitesi düşük veya sorumluluk almayan insan unsurunun” bulunduğunu göstermek ve de siyasi iradenin gereğini yapması için kendisine yardımcı olmaktır.

Türk-Hak e.V. | Impressum | Hinweis